Site logo
Categories
Metodun Adı

Ekipler İletişiyor!

Grup Büyüklüğü & Yaş

Min. 15, Maks. 30 kişi & 18+

Süre

90 dakika

Materyaller

Üç metre ip Renkli tahta kalemleri A4 Kağıdı grup sayısı kadar

Adım Adım Uygulama

YÖNERGE
Öğrencilerle bir araya gelinerek yapılacak çalışmanın amacı ve işleyişi, kullanılacak
metot hakkında detaylı bilgi verilir.
Kullanılan yaygın eğitim metodu; katılımcıların aktif olduğu, öğrenen öğreten
döngüsünün dışına çıkarak birlikte öğrenme ortamının kurgulandığı bir yapıyı
ifade eder.
Öğrenciler ayağa davet edilerek bir çember oluşturulur. İp yumağını eline alan ilk
kişi çemberde istediği herhangi bir kişiye ip yumağını atar, atarken ipi attığı kişiyi
olumlu bir sıfat ile niteler. (paylaşımcı X, sakin Y) Niteleyeceği sıfatı belirlerken
arkadaşında gözlemlediği özelliklerden yola çıkması beklenir. İp yumağını alan kişi
ipi bir defa koluna dolayarak çemberde bir başka kişiye olumlu bir sıfatla niteleme
yaptıktan sonra atar. Çember bu şekilde tamamlanır. İpin herkese atılması
önemlidir, ipi bir defa alan kişiye çember tamamlanana kadar tekrar ip atılmaz.
Ayrıca kişi kendisine söylenen sıfattan memnun kalmazsa değişiklik talep edebilir.
Çemberde ipin herkese ulaşma süreci devam ederken kolaylaştırıcı söylenen
olumlu sıfatları tahtaya yazar. Uygulamanın ilk kısmı çemberde herkese ip
ulaştığında ve söylenen tüm sıfatlar tahtaya yazıldığında sona erer. Bu kısımda
katılımcılarla şu sorulara cevap aranır;
Nasıl bir şekil görüyoruz?
İpi atarken/bize ip atılırken kendimizi nasıl hissettik?
Bu sorulara verilen cevaplardan da yola çıkarak, ipin çember içinde yer alan
herkese ulaştığı, herkesin birbiriyle ilişki/iletişim içinde olduğu, ipe yönelik yapılan
her hareketin ipi tutan herkesi bir şekilde etkileyeceği vurgusu yapılarak ilk kısmın
çözümlemesi tamamlanır. İpi en son alan kişi kimden aldı ise ona geri atarakçözülme gerçekleştirilir. Bunu yaparken sıfat söylenmez. Herkes ipten
çözüldüğünde ikinci kısma geçilir.
Uygulamanın ikinci kısmında katılımcılar iki gruba ayrılır. Tahtaya yazılan kelimeler
de yarı yarıya bölünerek gruplara verilir. Gruplardan birinin şiir diğerinin şarkı
yazması beklenmektedir. Bunu yaparken kendilerine verilen kelimeleri mutlaka
kullanmalıdırlar ayrıca yeni kelimeler ekleyebilme hakları vardır. Şarkı ve şiir
yazmak için toplam süre 15 dakikadır. Sürenin sonunda gruplar hazırladıkları
çalışmaları birbirlerine sunarlar, çalışma sonlandırılır.
BİLGİLENDİRME VE DEĞERLENDİRME
Çalışma tamamlandıktan sonra çemberde çözümleme kısmına geçilir. Çözümleme
kısmında aşağıdaki sorular çerçevesinde bir çözümleme gerçekleştirilir.
Grup çalışması sırasında nasıl hissettiniz?
Grup çalışmaları nasıldı, çalışmalar esnasında neler oldu?
Gruplarda iş birliği yapıldı mı? Yapıldı ise nasıldı?
Karar alma mekanizması nasıl işledi? Gruplar nasıl karar aldılar?
Grup üyeleri birbirini gözetti mi?
Katılımcıların grup çalışmasına katılımı nasıldı? Herkes istediği ölçüde katılım
gösterebildi mi?
Beraber bir şey üretmek nasıldı?
Süre yeterli oldu mu, tüm süreçte nasıl organize olundu?
Hazırlanan çalışmayı sunmak nasıldı?
Diğer grubun çalışmasını izlemek nasıldı?
Günlük hayatta birlikte bir şey yapmak gerektiğinde neler oluyor?
Tüm bu sorulara verilen cevaplardan yola çıkarak katılımcılarla aşağıdaki bilgiler
paylaşılır.
Ekip/Takım/Grup çalışmaları esnasında her katılımcının istediği ölçüde gruba dahil
olabilmesi, söz söyleme hakkına ya da sessiz kalma hakkında saygı duyulması
katılımcılığın esaslarındandır. Ortaya konan çalışmanın ekip tarafından meydana
getirildiğini söyleyebilmek için herkesin ilgi, beceri, yeterlik ve gönüllülüğü
çerçevesinde çalışmaya dahil olması beklenir. Tüm bu süreci işletirken iletişimin
önemi devreye girer. Çünkü iletişim kurmak her zaman sandığımız kadar kolay
olmaz. Bizim anlattığımızı varsaydığımız şey ile karışımızdaki insanın anladığı
uyuşmayabilir. Bundan emin olabilmenin yolu birtakım araçlar kullanarak aradaki
iletişimi netleştirmektir. İletişimde bazı ögeler vardır ki bilindikleri ve araç olarak
kullanıldıkları takdirde işimizi kolaylaştırır.
Bunlar; aktif dinleme, empati ve sen dili-ben dilidir.
Aktif dinleme; İletişimde daha çok ne söyleyeceğimize odaklanma eğilimi
göstersek de dikkatimizi karşı taraftan bize iletilenin ne olduğuna odaklamak;
anlatmak istediğimiz şeyi ifade etmemizi kolaylaştıracak, karşımızdaki insanın
dilinden konuşmamıza yardımcı olacaktır. Bu nedenle iyi bir dinleyici olmak karşı
tarafı anlamaya dair bir motivasyona sahip olmak oldukça önemlidir.
Karşı tarafı aktif biçimde dinlerken, sorular sormak, ( “bunu mu demek istedin?”
“söylediklerin şunu anlıyorum doğru mu?” “ söylediklerin ben de şunu çağrıştırdı
ne dersin, olabilir mi?” vs. ), hislere odaklanmak, (“şöyle hissetmiş olabilir misin?”
“anlattıkların bende şu hissi yarattı, ne dersin?”) göz teması kurmak, beden ile
karşı tarafa yönelmek, anlatılanlardan öğreneceklerimiz olacağını düşünerek
hareket etmek ve dinlemenin bir süreç olduğunu akılda tutmak yapılacak en
önemli şeylerdir. Bir diğer deyişle bunları yaptığımızda karşı tarafı aktif biçimde
dinlemiş oluruz.
Empati; Empatinin ne olduğunu, tanımını sorduğumuzda çoğunluktan aldığımız
cevap “kendini karşı tarafın yerine koymaktır.” oluyor. Burada çok ince bir çizgi ile
bu tanımı genişletmek, biraz daha derinlemesine yorumlamak anlamlı olacaktır.
Çünkü bu hali ile bu tanım bir kişinin bir diğerinin yerine geçmesi, onun
hissettiğini hissetmesi gerektiği gibi bir algıda tıkanabiliyor. Oysa her bireyin
biricik olduğu varsayımından yola çıktığımızda yaşanan her durumdaki
hisler/düşünceler/davranışlar o bireyin deneyimlediği ve ona özgü olan şeyler
olarak karşımıza çıkıyor. Bununla beraber bu demek değil ki kişinin deneyimlediği
hisleri/düşünceleri/davranışları anlayamayacağız, tahmin edemeyeceğiz. Aksine
empati kurmak dediğimizde öncelikli odağımız karşı tarafın deneyimlediği şey her
ne ise onu tanıma, anlama motivasyonumuzun olmasıdır. Karşı tarafın başına
gelen olay karşısındaki his/düşünce/davranışının altında yatan sebeplerin neler
olabileceği, karşı tarafın hangi ihtiyaçlarının karşılanmamış olduğu, tüm bunların
ona neler hissettirdiğini/düşündürdüğünü/nasıl davranmaya yönelttiğini anlama
süreci başlı başına empati kurma eylemidir. Bir diğer deyişle karşımızdaki kişinin
alanını tanıma, anlama yolculuğu da diyebiliriz empati için. Empatik olmak
dediğimiz şey de tıpkı dinlemek gibi bir süreçtir, epey emek, zaman ister. Sabırla
ve merakla yoğrulan bu süreç bize çok şey öğretir.
Sen dili-ben dili; aktif biçimde dinlerken de, empati kurarken de en önemli
araçlardan biri ben dili kullanmaktır. Ama öncesinde sen dilini açıklayalım. Sen dili,
suçlayıcı bir içeriğe sahip olan direkt olarak karşı tarafı özne kabul ederek kurulan
cümlelerden meydana gelir. Örneğin; “geç kaldığın için, yetişemedik.”
“dikkatsizliğinden bıktım, sürekli arkanı topluyorum.” gibi. Sen dili kullandığımızda
karşı taraf ya komple iletişim kurmaktan vazgeçecek ya da direkt olarak kendini
savunmaya geçecektir. Bu durumda çözülemeyen bir çatışma ortamına doğru
itilme olasılığımız çok yüksektir. Etkili bir çözüm; sen dilinden vazgeçerek ben
diline yönelmek, özneyi karşımızdaki kişi olmaktan çıkararak yaşanan durum/olay
ve biz de yarattığı hissiyata yöneltmek olabilir. Örneğin, “sen buluşmamıza
anlaştığımız saatte gelmediğin için, benim için çok önemli olan iş görüşmesine
yetişemedim, şuan hem çok kızgın hem de çok üzgün hissediyorum.” “bir işi
yaparken yeterince dikkatli davranmadığında eksik kalan şeyleri sürekli ben
tamamlıyorum ve bu beni çok yoruyor.” gibi. Ben dilini kullandığımızda
karşımızdaki kişinin ortaya çıkan sonucu görmesi kolaylaşacak böylece kendi
davranışının sebeplerine dair farkındalık kazanabilecektir. Bu farkındalık
beraberinde kişiye yaptığı davranışın sorumluluğunu alma ve onu dönüştürme
motivasyonu sağlar. Ben dili kullanımı kendi his/düşünce/davranışımızı odağa
alarak karşımızdaki kişiye yaşanan durumun bizde yarattığı şeyi ifade etmeyi
içerir. Bu dili hayatımıza oturtmak da yine zaman ister, süreç gerektirir. Fakat
kullanıldığında etkili iletişimler sayesinde harika ilişkiler, ortaklıklar ortaya çıkar.
Besleyici ve dönüştürücüdür.
ATÖLYE SONRASI- GERİ BESLEME/BİLDİRİM
Katılımcılarla çemberde ip atma yerine kelime üretebilecekleri, aynı zamanda
hepsinin iletişimin bir parçası olduğu vurgusunu içeren başka bir uygulama da
kurgulanabilir. Sıkıldıklarını gözlemlediğim katılımcılar oldu. Bir de bazı grupların
rekabet duygusu güçlü idi. İkinci kısımda onunla baş etmek zor oldu. Bunun da
önüne geçebilmek adına ip atma uygulaması yerine büyük grubun kaynaşmasını
hep beraber hareket etmelerini sağlayacak bir uygulama tercih edilebilir.
Bir yandan da birbirlerine olumlu nitelendirmeler yapmaları önemli bir
deneyimdi. O kısmı değerlendirirken çoğu günlük hayatta bunu yapmaktan
kaçındıklarını, uygulama esnasında yaparken de garip hissettiklerini dile getirdiler.
Bu nedenle araç değiştirilebilir ama olumlu niteleme ile kelime üretme ve her biri
iletişimin bir parçası vurgusu kalmalı.
Birlikte bir şey üretmekten çok keyif aldıklarını çokça dile getirdiler.
Rekabet ortamını önlemek adına grup çalışmalarına başlamadan amacımızın
birlikte bir şey üretmek olduğunu, farklı kategorilerde yer aldıklarını ve
sunumlardan sonra bir seçim vs. yapılmayacağını belirtmek önemli oluyor
özellikle yaygın eğitim deneyimi olmayan gruplarla çalışırken.
UYGULANAN GRUPLAR HAKKINDA BİLGİ
18 - 25 yaş arası üniversite hazırlık sınıflarına uygulandı.
Toplamda 120 öğrenci uygulanan atölyelere dahil oldu.

Amaç

Öğrencilerin birlikte üretme ve iletişim becerilerini geliştirmek amaçlandı.

Metodun Sahibi

Emine ÖZKAN

  • Henüz yorum yapılmamış.
  • Add a review